Betrayal Of God
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Betrayal Of God

İlk Türkçe Ortaçağ Rol Oyunu sitesine hoşgeldiniz. :)
 
AnasayfaAnasayfa  PortalPortal  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Natalie Goldbeck

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Natalie Goldbeck
Cellat
Cellat
Natalie Goldbeck


Mesaj Sayısı : 3
Yaş : 35
Nerden : İspanya
Cinsiyet : Kadın

Natalie Goldbeck Empty
MesajKonu: Natalie Goldbeck   Natalie Goldbeck EmptyPaz Ağus. 08, 2010 6:10 pm

Adı Soyadı : Natalie Goldbeck
Karakter Özellikleri : Lükse düşkün, hırslı ama buna reğmen iyi kalpli.
Rp :


Saraya gelişimi daha dün gibi hatırlıyorum. Nihayet ailemin o kasvetli evinden kurtulup her gün dans edilen, şölenler düzenlenen, genç ve daima canlı kraliyet sarayına adımımı atacaktım. Her genç kız gibi kraliçeye yakın olmak benim de en büyük hayalimdi. Kraliçe yeni nedimelerini seçeceği zaman babamın onların arasına girebilmem için verdiği çabayı hiçbir zaman unutamam. Fakat bunu beni çok önemsediği için yapmadığını da adım gibi biliyorum. Beni oraya mutlak bir casus olarak yerleştiriyordu. Goldbeck ailesinin de kraliçeye yakın olması, neler olup bittiğini bilmesi gerektiğini düşünüyordu. Sarayda işler böyle yürüyordu. Her köşe başına casuslar yerleştiriliyor, yanından geçen her insanın casus olma ihtimaliyle yaşıyordun ve ben bunu idrak edebilecek olgunluğa erişmiştim artık.
Saraya gitmeden, son hazırlıklarımız yapılıyordu. Hizmetkârlarımız eşyalarımı arabaya yüklüyordu. Şu son aylarda hayatım boyunca sahip olmadığım kadar çok elbiseye sahip olmuştum. Ne de olsa kraliçenin nedimeliğini yapacak soylu bir kızdım. İki üç elbiseyle yaşayacak değildim. Ayakkabılarım, mücevherlerim, saten ve ipek olmak üzere iki set halindeki elbiselerim… Her biri büyük bir özenle arabaya yerleştiriliyordu. Babam beni kraliçeye takdim etmek üzere sarayda bekliyordu. Annem ve küçük kız kardeşim ise beni uğurlamak üzere kapının önüne çıkmışlardı. Kız kardeşim Mary’nin ağladığı gözümden kaçmamıştı. Fakat ben gittiğim için değil, kıskançlığından ağladığına adım gibi emindim. Ben ülkenin, lüksün ve dedikodunun merkezi olan saraya gidiyordum; oysa annemin dizi dibinde yaşamaya devam ediyordu. Kıskanmasından daha doğal bir şey yoktu ve kıskanılan biri olmak oldukça hoşuma gitmişti açıkçası. Ben hazırlıkların tamamlanmasını beklerken annem yanıma yaklaştı:
‘’Kızım.’’ dedi yumuşak bir sesle. Onun daha önce benimle bu kadar sevgi dolu konuştuğuna hiç şahit olmamıştım. ‘’Saray hakkında sana söylediklerimi unutma. Kimseye inanma, kolay güvenme. Danışacağın bir konu olduğunda mutlaka babana veya ağabeylerine git. Ben de sık sık sana mektup yazacağım.’’ Bunun gerçekten sevgi dolu bir konuşma olduğunu düşünmekle yanılmıştım. Annem dolaylı yoldan, kraliçeyle ilgili öğrendiğin dedikoduları sakın ola aile dışına çıkarma, onlardan biz yararlanacağız demeye getiriyordu. Bunları anlayamayacak kadar küçük olduğumu düşünmelerine çok şaşırıyordum.
‘’Peki, anne.’’ dedim. ‘’Orada kesinlikle ailemi her şeyin önüne koyacağım.’’ Cevabım onu tatmin etmişti. Memnuniyetini belli eden bir gülümseme dudak kıvrımlarına oturmuştu. Yardımcılarımdan biri kolumdan tutarak at arabasına binmeme yardımcı oldu ve saray maceram işte böyle başladı.
Saraya adımımı atar atmaz büyük bir koşuşturmanın içine düştük. Bu akşam saraya konuk gelen Fransa veliaht prensi onuruna çok büyük bir şölen düzenleniyordu. Bütün nedimeler, saray görevlileri, aşçılar bir o yana bir bu yana hazırlıkları yetiştirebilmek amacıyla koşturuyorlardı. Ne şanslıyım ki yeni geldiğim için istirahat iznim olduğundan herkes hazırlıkları tamamlarken ben köşeme çekilip izleyebilecektim. Fakat kendimi bir an önce bu tempoya alıştırsam iyi olacaktı. Yardımcılarımdan ikisi eşyalarımı odama taşırken ben de babamın beni karşılamasını beklemek için giriş holünün önünde bekledim. Geldiğimi muhakkak haber almış olmalıydı. Tahmin ettiğim gibi, kısa bir süre sonra babam holün diğer ucunda belirdi. Acelesi var gibi görünüyordu.
‘’Natalie.’’ dedi tok bir sesle. ‘’Saraya hoş geldin. Şu zamana kadar sana bütün saray adabını ve yapman gerekenleri öğrettik. Hiçbirini aklından çıkarma. Ayrıca bugünkü şölen için en güzel kıyafetlerini, en pahalı mücevherlerini kullan. Bir altın gibi ışıldamanı istiyorum.’’ Babam yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. ‘’Akşamki şölende görüşürüz.’’ Ardından seri adımlarla geldiği gibi gitti. Babamın karşılamasının hepsi bu kadardı. Ben de daha fazla bir şey beklemiyordum zaten. Ne yani, ben geliyorum diye bando takımımı getirteceklerdi. Kendi kendime güldüm. Bundan böyle yaşayacağım odayı çok merak ediyordum. Bana nasıl bir oda tahsis edilmişti acaba? Saraya yeni gelen bir yeniyetme için fazla bir şey beklemiyordum ama en azından eski evimdeki odamdan kat kat yüksekti beklentilerim. Tabi bir süre sonra bu odayı bırakarak diğer nedimelerle bir arada yaşayacaktım. Onun için çok da önemli olmamalıydı. Ama benim doğamda vardı lükse düşkünlük. Sarayda yaşıyorsam lüks bir odam olmalıydı. Odamdan içeri adım attım. Adım atmamla adeta gözlerimin kamaşması bir oldu. Tavandan yerlere kadar serilen duvar halıları, altın işlemeler, harıl harıl yanan göz alıcı bir şömine, ahşap bir yatak ve şöminenin her iki yanında koltuklar… Fazla bir fonksiyonu olmasa bile insanı içine hapsedecek kadar güzel bir odaydı. İki kolumu yana açarak kendimi yatağın üzerine bıraktım. Şu ana kadar nasıl yorulduğumu anlamamıştım. Hizmetkârlardan birinin bana seslenmesiyle kendime geldim.
‘’Leydim, şölen için hazırlanmalısınız.’’ Ah, doğru, şölen… Tamamen aklımdan çıkmıştı. Hızla yataktan kalktım ve açılmaya başlayan sandıkların başına gittim. Renk renk, kaliteli elbiselerim beni giy diye bağırıyordu adeta. Soylu biri olmadığımdan şimdilik mor giyemezdim. Diğer elbiselerime göz gezdirmeye başladım. Açık pembe rengi elbisede karar kıldım. Yardımcılarımdan o elbiseyi getirmelerini istedim. Giyinip saçım yapıldıktan sonra aynaya baktım. Bambaşka biri olmuş gibiydim. Göz kamaştırıcı olduğumu kendi kendime itiraf ettim. Annemin saraya gelmeden bana verdiği kolyeyi de boynuma oturttuktan sonra tamamen hazırdım. Bu kolye, kuşkusuz mücevherlerimin içindeki en değerli parçaydı. Aslında saraya geldiğimin ilk günü böyle bir şölen olduğu için çok şanslıydım. Kraliçe’ye takdim edilmem gecikmişti ama daha ilk günden herkese kendimi böyle ışıl ışıl gösterecektim. Şölen salonu gündüz gibiydi. Yakılan onca mumun ışığı salonda karanlık tek bir yer bile bırakmamıştı. Odaya girmemle beraber tük kafaların bana dönmesini mi bekliyordum bilinmez; ama kimse oralı olmayınca ufak çapta bir hayal kırıklığı yaşadığımı itiraf etmeliyim. Etrafıma şöyle bir baktım da ben şüphesiz buradaki en göz alıcı kızım. Ayrıca sarayda yeni olduğumdan ilgi çekmem de çok doğal olmalıydı. Eminim ileride beni fark edecekler. Ben kendimi fark ettireceğim. O sırada saray teşrifatçısının değneğinin sesi duyuldu.
‘’Ekselansları, Fransa Prensi!’’ Ben dahil herkes iki yana açılarak selam verdik. Başım eğik olmasına rağmen göz ucuyla ona bakmaya çalışıyordum. Görebildiğim kadarıyla oldukça yakışıklı biriydi. Zaten Fransızlar dış görünüşleriyle nam salmamışlar mıydı? Böyle bir milletin prensinin nasıl olması beklenirdi ki? Prens kraliyet ailesine takdim edilirken biz de doğrulduk. Şölen artık resmen başlamıştı. Bizim kralımız ve Fransa Prensi yan yana oturuyor, hallerinden oldukça memnun görünüyorlardı. Bunun resmi mi yoksa şahsi bir ziyaret mi olduğunu bilmiyordum ama beni çok da ilgilendirmiyordu. Şimdi sadece bu güzel şölenin tadını çıkaracaktım. Daha ilk gününde bu kadar şatafatlı olan saray yaşantım kim bilir ileride bana neler gösterecekti…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adreanna Aceline Belle
Almanya Kraliçesi
Almanya Kraliçesi
Adreanna Aceline Belle


Mesaj Sayısı : 238
Nerden : Cennet gibi bir ülkenin sarayından
Cinsiyet : Kadın

Natalie Goldbeck Empty
MesajKonu: Geri: Natalie Goldbeck   Natalie Goldbeck EmptyPaz Ağus. 08, 2010 6:50 pm

Betimleme: 20/35 Betimlemeler yetersiz ve az.

Akıcılık/Uzunluk: 20/25 Uzunluk yeterli ama betimlemeler eksik olduğu için yeterince akıcı değildi.

Kurgu: 18/25 Günlük sayılabilecek bir kurgu.

Görünüm: 3/5 Çok fazla göz yoruyor. Daha pastel tonlar kullanmalısın.

Yazım Kuralları: 10/10 hata bulamadım.

~ 71 ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Natalie Goldbeck
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Betrayal Of God :: Bilgilendirme :: Sınıf Yükselme-
Buraya geçin: