Betrayal Of God
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Betrayal Of God

İlk Türkçe Ortaçağ Rol Oyunu sitesine hoşgeldiniz. :)
 
AnasayfaAnasayfa  PortalPortal  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Alburn L. M.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alburn Leandre Marcio
Baron
Baron



Mesaj Sayısı : 32
Yaş : 29
Cinsiyet : Erkek

Alburn L. M. Empty
MesajKonu: Alburn L. M.   Alburn L. M. EmptyCuma Şub. 11, 2011 8:34 am

Issız ve mezar kadar sessiz olan sokağın huzuru bir çift yüksek topuklu ayakkabının güçlü ve hızlı takırtıları ile bozuldu. Sokağa girmiş olan siyahlara bürülü bir kadın etrafına bakmaya dahi tenezzül etmeden, doğruca sokağın sonuna doğru ilerliyordu. Birkaç adım sonra soluk soluk parlamakta olan, paslanmış, çelikten bir sokak lambasının altından geçti ve tüm vücut hatları ifşa oldu.


Üzerinde gece göğünden yapılmışçasına simsiyah bir elbise vardı ve belden yukarısı vücuduna tam olarak oturuyordu, belden aşağısı ise gitgide genişleyerek devam eden fakat bir süre sonra genişlemeyi bırakarak zarifçe yere dökülen bir etekten oluşuyordu. Eteğin uçları o yürürken yere sürtünüyor ve ince bir harmoni mırıldanıyordu. Siyah kumaşın üzerine ise adeta aldığı ışığı şafak göğünün kurşuniliği ile yansıtan birer mücevhermiş gibi parıldayan sayısız boncuk işlenmişti. Elbisenin dekoltesi ise genişti ve göğüslerinin büyük bir kısmını açıkta bırakıyordu.


Bu gösterişli fakat sade giysinin içinde ise çok hoş ve pek çoklarına göre uğruna can verilebilecek bir kadın, adeta bir tanrıçaymışçasına vakur ve zarafet dolu, orta çağdan kalma bir kraliçeymişçesine gururlu ve emin adımlar ile kat ettiği sokağın sonuna ulaşmayı kendine amaç edinmişti. O, sokakta adım adım yol alırken hafif bir esinti saçlarını okşuyor, teninin karıncalandırıyordu. Her adımda koyu kuzguni saçları hareketlenerek ayın gümüşi bir ışık ile parlamakta olan mızraklarını karşılıyor ve bu ışık seli içerisinde parlıyordu. Kan kırmızısı dudaklarında beliren haşin bir gülümseme eşliğinde gece kadar kara, dibi yokmuşçasına derin gözlerini gölgelere dikip göz gezdirmeye başladı bir anda.


Gece görüşü ortalama bir insana göre oldukça iyiydi. Ancak böylesine mükemmel bir gece görüşü bahşedilmiş olsa bile kendisine, hala bir şey çarpmamıştı gözüne. Lakin bir anda sokağın sonunda bir siluet kıpırdandı. Aslında başından beri o siluetin sahibini gözetliyordu ve onu seçmişti kendisine. Ancak yine de sokağın sonuna varıp ana yemeği yemeden önce biraz garnitürün kime ne zararı olabilirdi ki?


Etrafına bakına bakına bir süre daha ilerledikten sonra ortalıkta o siluetin sahibinden başka hiçbir varlığın olmadığını anladı ve farkında olmadan adımlarını sıklaştırırken gözlerinden belli belirsiz kızıl bir ışıltı geçerek yüzünün cani ve öldürmekten zevk alan ruhunu dışa vururken aldığı şekle eşlik etti.

Yolun sonundaki siluete vardığında karşısında henüz yirmili yaşlarının sonlarında olduğu anlaşılan, kısa saçlı, kahverengi gözlü, gür kaşlara sahip ve kemerli bir buruna sahip kaslı bir erkek buldu. Vücudundan anlaşıldığı üzere uzun süredir spor yapıyordu. "Ancak bu sana hiçbir getiride bulunamayacak!" diye haykırdı zihninden fakat aynı anda yüzü bir melek misali masumane görünüyordu. Bu genç adamın ise onu görünce dili tutulmuştu ve hayran, bir o kadar da aptal bakışlarla onu izliyordu.

"Merhaba. Ben Catherine ve şey, sanırım kayboldum." dedi içten ancak biraz ürkmüş bir sesle. Adam onu tepeden tırnağa süzüyordu ve daha o anda Catherine onu ele geçirdiğini anladı. Güzelliği ve cazibesi ile her zaman karşısındakini etkilerdi ve bunun ona kirli işlerinde en çok yardımı dokunan şey olduğunun da pekâlâ farkındaydı.

"Merhaba, ben de Andrew." genç adam sonunda gözlerini kadının vücudundan yüzüne kaydırabilmiş ve dolgun bir sesle konuşmuştu.

"Sanırım kayboldum Andrew. Bana yardım edebileceğini umuyorum?" gözleri ile adamın ayaklarını yerden kesmişti adeta ve geriye sadece onu tenha, işini rahatsız edilmeden yapabileceği bir yere çekmek kalıyordu.

"Tabi ki ederim. Sorun değil, yolunu bulmana yardım edeceğim." derken sesi hafifçe titriyordu Andrew’un

"O zaman lütfen eşlik et bana. Tek başıma yürümek çok korkutucu ve ben çok korkuyorum. Bu karanlıkta yalnız bırakma beni." dedi kadın bu genç adama.

"Olabilir ama istersen burada da bekleyebiliriz. Eninde sonunda bir araba buluruz.” dedi Andrew ve sesinde de ciddi bir tereddüt vardı. Catherine’in gösterdiği sokak tenha ve son derece karanlıktı. Gökyüzünde hafif hafif parlamakta olan ay dahi ışıklarını yollamaktan çekiniyordu sanki bu koyu karanlığın içine.

“Hadi ama tatlı çocuk. Yoksa karanlıktan mı korkuyorsun?” dedi Catherine çocuğa ve koluna girerek onu karanlık sokağa doğru yönlendirdi. Bunu yaparken ise hafifçe kolunu okşamaktaydı genç adamın. Andrew hala biraz tereddüt ediyordu ancak kadının dokunuşu onu sakinleştirmiş ve itaat etmesini sağlamıştı.


Sokağa girdikleri anda Andrew bir şeylerin değiştiğini fark etmişti. Catherine artık en başta ürkekçe konuşan bir kadından ziyade dişi bir aslan kadar güçlü ve çevik görünüyordu. Adımları sıklaşmıştı ve artık Andrew’u yanında sürüklüyordu neredeyse.

“Ne oluyor?” diye iç geçirdi Andrew. Bir insanın bir anda bu derece farklılaşabileceğini asla düşünmemişti. Yavaş yavaş tuzağa düşürüldüğünün farkına varıyordu. “Kaçabilir miyim?” diye sordu kendi kendine ve anında yanıtladı bu soruyu zihninde: “Elbette kaçamam. Yapmak istediği şeyi çıplak elle yapacak değil ve her ne kullanacaksa bu benim için kesinlikle ölümcül olacak.”. O bunları düşünürken bir anda durdular ve Andrew sokağın ortasına vardıklarının farkına vardı. Catherine etrafında ufak adımlarla mükemmel bir daire çizmeye başlamıştı Andrew’un ve etrafında bir kaç tur attıktan sonra yavaş, sakin adımlarla genç adamın arkasına geçti. Bir süre genç adamın saçlarını okşadı kadın ve kendine “Bunu yapmak zorunda mıyım?” diye sordu. Bir anda aklına çocukluğu geldi kadının. Çocukluğunun acımasız ve çirkin anılarına dönerken hafifçe titremişti kadın ve bunu Andrew’da fark etmişti ancak bir anlam verememişti buna genç adam.


Daha yalnızca 12 yaşında küçük bir kızdı ve annesi ile babası boşanmıştı. O ise annesi ile kalıyordu. Bir gece annesi ve o uyurken kapı çalmıştı. Annesinden önce uyanmış ve onu da uyandırmıştı fakat annesi kapıya bakmaya gittiğinde yatakta kalmıştı. Seslerden anladığı kadarıyla gelen babasıydı ve yanında biri daha vardı ancak nedense babasının konuşmasında bir gariplik vardı. Bunun nedenini ise annesi “Ne arıyorsunuz burada gecenin bu saatinde! İçkide içmişsiniz!” dediğinde anlamıştı. Babası sarhoştu ve galiba yanındaki de. Bu sözler üzerine babası bir anda bağırmaya başlamıştı ve bir kaç dakika sonra yatak odasına daldılar hep birlikte. Hem babasının hem de babasının yanındaki genç adamın elinde silah vardı. Babası “Artık benim karşımda duramayacaksın!” diye bağırdıktan sonar silahı ateşlemişti ve annesini başından vurmuştu. Onun orada olduğunun farkında değillerdi fakat annesinin vurulması üzerine öyle bir çığlık atmıştı ki duymayan hiç kimse kalmadı gibi gelmişti ona. Babası kaçıp gitmişti ama onun yanındaki yirmili yaşlarında olan genç ona gülmüş sonrada üzerine saldırmıştı. Bir süre sonra bayılmıştı genç kız fakat kendine geldiğinde olanların ağırlığını taşıyamamış ve oracıkta yığılıp kalmıştı tekrar. İkinci kez kendine geldiğinde ise hastanedeydi. Gelen hemşireden onu buraya yan komşusunun getirdiğini öğrenmişti. Sabah, gece duyduğu seslerinin nedenini öğrenmek için gelen komşuları onu kan içinde ve baygın bir halde bulup hastaneye getirmişti hemşirenin dediğine göre.


O gün olanları hiçbir zaman hatırlamak istemiyordu ancak bir kez daha süzülmüşlerdi zihninin derinliklerinden aklına. Bir anda bu eski ve karanlık anılardan sıyrıldı. Bunu yaparken içinde belirmiş olan azıcık acıma duygusu ise o anılarla beraber yok olmuştu. O gün çocukluktan çıkmış, hayatına kirli biri olarak devam etmişti. O günden sonra tüm erkeklerden nefret etmişti ve hepsini öldürmek istiyordu. Karşılaştıklarının pek çoğunu öldürmüştü de şimdiye kadar lakin bir türlü doymak bilmiyordu içindeki sadist canavar.


Andrew, kadının bir an durakladığını fark ettiğinde göz ucuyla bakmış ve gözlerinin dolmuş olmasına karşın artık daha da acımasızca baktıklarını fark etmişti. Bir an sonra ise kadın yeniden kendindeydi ve başladığı işe devam etti. Elini yavaşça genç adamın bileklerinden omzuna doğru kaydırmaya başladı ve bu sırada tırnağı ile adamın giysisinin koluna bastırıyordu. Adam koluna baktığında Catherine’in tırnağının geçtiği yerlerde elbisenin ikiye ayrıldığını gördüğünde hayret içinde kaldı ve kendi kendine “Bu da ne böyle? Nasıl yapıyor bunu?” diye sordu. Fakat bir süre daha bakınca kadının elinde bir hançer olduğunu gördü. Hançerin sapı kadının giysisinin yeninin içindeydi ancak ucunu avuçları içine almıştı kadın. Andrew’un aklı bir anda bu karanlık sokağa girmeden önce altından geçtikleri son sokak lambasının ışıklarına gitti. Onlar lambanın altından geçerken Andrew bir an gümüşi ve metalik bir parıltı gördüğünü sanmıştı ancak sonra bunun elbiseye işlenmiş boncuklardan kaynaklandığını düşünmüştü. O kadar çoktular ki gözü kamaşıyordu parıltıları karşısında. Fakat şimdi bunun bir yanılsama değil, ucu görünen hançerin parıltısı olduğunu anlıyordu.


Hançerin ucu boğazına dayandı ve yavaşça ilerlerken ucunun değdiği yerler yanıyor, acı veriyordu. Bir süre sonra sıcak bir şey akmaya başladı ama çok ince bir sızıntı gibiydi. Andrew artık yapacak bir şey kalmadığını anlamış ve bunun verdiği acı ve üzüntüyle kendisini bırakmıştı. Gözünden bir damla yaş süzüldü ve yere doğru düşüşe geçmişken bir anda Catherine’in eline çarptı.


Catherine yavaşça boğazını kesiyordu adamın. Şimdilik yalnızca çok ufak bir kesik açmıştı ve derin değildi. İnce bir şerit halinde akmaya başlamıştı kan. Tam asıl darbeyi vurmak için harekete geçeceği sırada eline sıcak bir damla düştü. Bir anda durdu Catherine. “Bu da ne?” diye düşündü bir an. “Ağlıyor mu?” dedi kendi kendine. Şimdiye kadar hiç kimse ağlamamıştı ya da kadın hiçbirine ağlayacak zaman vermemişti. Adamın zaten kendini bıraktığını düşünerek elini gevşetti ve şöyle bir baktı adamın yüzüne. Sanki bir kaç dakikada onlarca yıl yaşlanmış gibiydi.


Adamın kendini bıraktığını düşünerek elini gevşettiğini fark etmişti Andrew kadının ve onun yavaşça yüzüne baktığını görmüştü. Bir an kadının elindeki hançeri sıkı tutmadığını fark etti ve bu boşluğu değerlendirerek hançeri kadının elinden kaptığı gibi boğazına saplayarak nefes borusunu deldi ve daha sonra da gırtlağını keserek kadını geriye itti. Oysa kadın ona son anda merhamet göstermişti ve belki de bağışlayacaktı lakin merhameti onun ölümü olmuştu. Şimdi ise bedeni cansız bir vaziyette kem karanlığın altında yatıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanor Beatriz
İspanya Kraliçesi
İspanya Kraliçesi
Eleanor Beatriz


Mesaj Sayısı : 212
Nerden : Madrid
Cinsiyet : Kadın

Alburn L. M. Empty
MesajKonu: Geri: Alburn L. M.   Alburn L. M. EmptyCuma Şub. 11, 2011 11:08 am

Betimleme: Tek kelimeyle mükemmel. 35/35

Akıcılık/Uzunluk: Kelime tekrarları fazlaydı. Akıcılığı pek fazla etkilememiş ama yine de dikkat eden birinin gözüne batıyor. Uzunluk ise kurguyu bölmüş gibi geldi bana. Son paragrafa kadar gayet güzel bir tempoyla ilerliyor ama son paragrafta sanki bir an önce kesmek ister gibi birden bitiyor. 20/25

Kurgu: Aslında ilk başta kadının vampir olduğunu düşündüm ve hançerli kısma gelene kadar da bunu düşünerek okudum. Kızın geçmişi biraz daha güçlü bir kurgu olmalıydı. 22/25

Görünüm: Paragraflar çok güzel ayrılmış. Konuşmalar lacivert yerine daha açık ve arka plana daha uyumlu bir renk olsa daha iyi olurdu. 4/5

Yazım kuralları: Pek fazla değildi. "...çok hoş ve pek çoklarına göre uğruna..." diye devam eden kısımda pek çoklarına yerine pek çoğuna olması daha iyi olurdu.
"...kadın ve bunu Andrew’da fark etmişti..." derken de bağlaçı ayırmamışsınız. "Andrew da" olmalıydı.
Son olarak "...bir kaç dakika sonra.." 'birkaç' birleşik yazılmalı. 7/10

Toplam: 88
Burjuva, Ordu, Saray Halkı, Din Adamları ve Soylular sınıflarından birini seçebilirsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Alburn L. M.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Betrayal Of God :: Bilgilendirme :: Sınıf Yükselme-
Buraya geçin: