Örnek bir rpg:
Alèsan, evden çıktığında bulaşmak üzere olduğu şeyin kendisine zarar vermemesini umuyordu. En baştan başlayarak olasılıkları gözden geçirdi. Dükkanda, yeni gelen kitaplardan birinin arasında iki tane kağıt parçası bulmuştu. Üstündeki yazılar, Alès'in bilmediği bir dilde yazılmış olmakla beraber, hangi dil olduğu konusunda da hiçbir fikri yoktu. O anda Elaine'e gösterememişti. Çünkü çok farklı bir telaşı vardı. Lisa... Hayır, diye düşündü.Başka konulara kaymak yok. Bulduklarını Elaine'e söylemek konusunda hâlâ tereddütlüydü. Bulduğu cezbedici, gizemli, insanı içine çeken o kağıt parçalarının üstüne mi gitmeliydi, yoksa onları çöpe atıp hiç görmemiş gibi mi davranmalıydı? Şimdilik ilkine karar vermişti. Geri dönüşü olmadığını biliyordu. Ama içinden geldiği gibi yapacaktı. Onları Elaine'e gösterecekti. Elaine umursamayabilirdi, Alèsan'a kağıtları ona vermesi için yalvarabilirdi ya da bu sırrı çözmeye çalışmasında yardım edebilirdi. Alèsan, El'in sırrı çözmesinde yardım etmeye karar verdiğini varsaydı.
Önce kağıdı kendi çabalarıyla anlamaya çalışırlardı, bunu yapamazlarsa bir uzmana danışırlardı, gerekirse biraz tehdit edip gerçeği öğrenirlerdi. Alèsan, kağıtta yazanların açıkça bir şeyler anlatmadığına emindi. Bu bir çeşit... bilmeceydi.
Alèsan, derin bir nefes aldı ve Domuz Kafası'na girdi. Dağınık bir bardı. Masalar ve sandalyeler eski ve kirliydi. Eğer buranın manevi bir değeri olmasaydı, Alèsan buradan nefret ederdi. Ama kendini evinde hissediyordu. Bara gitti. Karnını tezgaha dayadı ve paltosunun altına sıkıştırdığı kağıt parçalarının ezildiğini hissetti. Bundan zarar gelmezdi, çünkü Alèsan onları çoktan kopyalamıştı.
Barmen, Alèsan'a baktı ve gülümsedi.
"Merhaba. Nasıl yardımcı olabilirim?"
Alèsan raflarda duran içkilere baktı. Anlatacağı şeyler için, Elaine'in bilincinin yerinde olması gerekiyordu.
"Kaymak birası."
Barmen şaşkınlıkla baktı.
"Kaymak birası bu barda pek tercih edilen bir içki değildir. Daha sert bir şeyler istemez miydiniz?"
"Hayır, teşekkür ederim. Kaymak birası istiyorum."
Barmen sırıtarak büyük bir bardağa kaymak birası doldurdu ve Alèsan'a verdi.
"Teşekkürler."
Alèsan hızla arkasını döndü ve boş bir masa aramaya başladı. Aslında masaların çoğu boştu, ama Alès, en temizini arıyordu. Cam kenarındaki masaya geçti ve oturdu. Önce barın içini gözden geçirdi. Her zamanki gibi, çoğu ölüm yiyendi. Sebebini bilmiyordu, ama Alèsan'ın onlara karşı büyük bir sempatisi vardı. Çok gizemli ve... çekici geliyorlardı. Diğer taraftan, aldığı eğitim ona daima kötünün karşısında olmasını söylemişti. Alès, reşit olduğundan beri hangi tarafta olduğuna karar veremiyordu. Bu konuyu tekrar erteledi. Dışarı baktı. İki yüz metre kadar uzakta Hogsmeade vardı. Barın, ölüm yiyenlerin mekanı olduğu için mi köyden uzakta olduğunu bilmiyordu. Bu, tam tersi de olabilirdi. Yani bar köyden uzakta olduğu için ölüm yiyenler burayı tercih ediyor olabilirlerdi.
Kaymakbirasından bir yudum aldı. Barmen haklıymış. Buranın kaymakbiraları güzel değildi. Barın temasına uyarak içkiyi sertleştirmeye çalışmışlar, ama başaramamışlardı.
Hadi Elaine.. Nerede kaldın? Alèsan, sabırsızlanmaya başlamıştı. Her dakika, o kağıt parçalarına duyduğu ilgi artıyordu. Tekrar dışarı baktı ve Hogsmeade'in eğlenceli hareketliliği içinde dalıp gitti...