Betrayal Of God
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Betrayal Of God

İlk Türkçe Ortaçağ Rol Oyunu sitesine hoşgeldiniz. :)
 
AnasayfaAnasayfa  PortalPortal  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Anita Phoebe Jonhson

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Anita Phoebe Johnson
Barones
Barones
Anita Phoebe Johnson


Mesaj Sayısı : 4

Anita Phoebe Jonhson  Empty
MesajKonu: Anita Phoebe Jonhson    Anita Phoebe Jonhson  EmptyPaz Ağus. 08, 2010 10:40 am

•İsim/Soyisim:Anita Phoebe Johnson
•Karakterin Özellikleri:Karakterin ne olduğuna bağlıdır aslında.Onun tanımı yapılamaz,bir çok insan barındırdığından belki içinde.Değerler değişir,düşünceler değişir."Değişmeyen tek şey değişimdir."

•Rp:
Bir güne daha nefes alıyordu. Sıkıcı ve anlamsız… Aynanın karşısına geçti. Yorgunluktan şişmiş, uykusuz bir gecenin izlerini taşıyan anlamsız suratına, rimelleri akmış kirpiklerine, üzerindeki paçavralara göz attı. Son bir aydır yataktan çıkmamış olmanın getirisi fazla kilolarına sonra. Ne anlamı vardı ki, zaten öyle ya da böyle her geçen gün ölüyordu! Asasını durduğu yerden aldı. Yeni, garip bir nesneymiş gibi parmaklarını gezdirdi üzerinde. Bir köşeye atılmış eski oyuncaklar gibi tozlar birikmişti her yanında… Parmaklarıyla temizledi onları, eski bir dostu kucaklar gibi kucakladı. Gözlerinden akmayan yaşların oluşturduğu yeşil çizgilere baktı. Kalbindeki küçülmeyen oyuk ağladıkça daha da derinleşiyordu. Pencereden süzülen baykuşu görmedi bile. Kafasını gagalayana kadar hissetmedi. Sadece hafifçe sıçradı ve boş gözlerle baktı ona. Bir baykuş. Hatırlamaya çalıştı. Ona kim mektup yollardı ki? Sabırsız baykuştan mektubu çekiştirerek aldı. Boş gözlerle baktı yazan isme; Virgiana Scott. Aman allahım, aman allahım. Yine mi? Şimdi neydi? Garip ergenlik hatıraları mı? Zafer havasını hala aşamamamış mıydı bu kız? "Ve tatlım ben kazandım." bir ömür boyu atlatamamıştı. Şimdi ne istiyordu? Hoş kokulu zarif bir kâğıdın üzerine kıvrak ve sadece ona özgü o muhteşem yazıyla yazılmış harfler vardı. "Seni acilen görmeliyim. Milona’dayım bizim yerimizde. Lütfen çabuk ol!" bunca yıldan sonra onun için ne düşünüyordu. Gözleri tekrar doldu, o yine bir lütfen diyordu ve hemen koşup gidiyordu Anita. Ah Virgiana dedi fısıltıyla; "Kayıp anılarım, çalınmış yıllarım. Mahvettin hayatımı." Hızlıca toparladı kendini. İyi bir makyaj, şık bir stil ve pırıl pırıl parlayan yeni maskesi… Herhangi birinin kanabileceği bir haldeydi şimdi, uzaktan onu gören acıyarak değil ilgiyle bakardı kesinlikle. Ama Virgiana değil... Derin bir iç geçirerek Milona’ya ışınlandı. Son yıllarda hiç yapmadığı bir şeydi bu, süpürgeyle giderdi genelde. Ama o "Lütfen." demişti ve her şey bitmişti. Derin bir iç geçirerek güvenli adımlarla yürüdü. Adımları üstesinden gelemediği bir tedirginlikle kesiliyordu. Yürüyüp, yürümemek yolun sonunda gördüğü o tanıdık şeklin yanına gitmek ya da gitmemek arasında kıvranıyordu. Üzerindeki görünmezlik pelerini aralarına bir sis çekmişti. Muhteşem değildi. Ama çok az kişinin fark edebileceği kadar da kaliteliydi. Bendis yapımı olduğunu öğrendiğinden beri ilk defa dolabından çıkarmıştı onu. “Virgiana Bendis Scott.” Çok uzak bir geçmişten gelen ve onu yeniden geçmişe sürükleyen o "sempatik" isim.

Normalde, küçük bir kız çocuğunun odasının pembe ve tonlarında olması beklenir. Odada siyah, gri ya da ona benzeyen "koyu" renkler aranmaz. Tabiî ki hiç bir normal çocuğun annesi ona hiç bir şey söylemeden, iki ay evde tek başına bırakıp beraberinde üvey bir baba ve "kardeşle" eve de dönmezdi. "Ve bir tanem bu da yeni."annesinin o sinsi yüzünün değişip sevimli bir hal alması ve küçük bir ekleme ; ;"Kardeşin. Ona merhaba de Anita" küçük siyah bir cüppe içinde kızıl saçlı, küstah küçük kız. Güzel, aldatıcı yüz. Elde çevrilen küçük muggle oyuncağı. Yine üzerine cüppe giydirilmiş... Elle işlendiği belli olan Slytherin arması üzerinde. Küçük bir çocuğa göre özenle işlenmiş üstelik. "Merhaba Virgiana. Seni o kadar uzun zamandır bekliyorum ki. Senin için küçük bir hediyem bile var. " Gülümseyerek kıvrılan güzel, dolgun dudaklar. O yaşa göre fazla çekici. "Ben kendim yaptım." ve tamamen küstah. Sarışın sevimli kız. Teşekkür etmek için açılan ağız, mutlulukla gülümseyen gözler. Belli farklı şeyler beklenmiş, yüreğinde derin korkularla gelinmiş buralara. O yeni bir oyun arkadaşı buldum diye sevinirken, yeni "annesinin" dedikleri düşünülmüş belli ki. "Anita biraz sorunlu bir kızdır canım. Ama eminim senin gibi şeker bir kız onu yola getirecektir." Oyuncağı almak için uzanan narin eller. Ve değer değmez vücuttan geçen elektrik akımı. Saçlarını diken diken eden türden üstelik… Kahkahalar atan kızıl saçlıyı ağlayarak izleyen küçük hassas gözler... Gözleri dolmuştu yine Anita’nın.

Garip bir çocuktu evet, hayatının hiç bir döneminde normal olmayı becememişti. Üzeri muggle tarzı kapatıcılarla kapatılmış, ölüm yiyen dövmesiyle normal olmaya dair tek şansıda kaybedilmişti. Ani bir kararla görünmezlik pelerinin çıkardı. Büyük ihtimalle, Virgiana anlamazdı zaten. Ona doğru yürüdü, keskin soğuk gözlerle baktı. İlk kelimeyi söylemesini bekledi. Yine o korunmaya muhtaç kız oluşunu bekledi. Yine onu ağlatmak istedi. Yine, yine, yine... Yine kız kardeşi olsun istemedi hiç, yine birlikte büyüsünler. Ya da ona öyle geldi kendini kandırdı her zaman ki gibi. "Merhaba Anita..." Söyleyeceği neydi? Zihnini okuyamadığı bakışlar için, anılar uğruna mı çıkmıştı gömüldüğü mezarından? " Virginia... Acil olan nedir? Bana neden ihtiyacın var?" tekrar gözlerinden okudu onu. Zihnini okuyamıyor oluşuna lanetler okuyarak. Konuşmadı yine, sustu. Ve Anita sadece ağlamak istiyordu. Ağlamak ve sarılmak ona doyasıya. Ama sadece kızgınca "Virginia!" dedi. Kendine ve hatalarına olan tüm kızgınlıklarının ondan çıkarmak istercesine ona baktı. " Anlatacağım Anita. Bu kadar gergin olma ve otur lütfen." Lütfen... Tamam, oturacağım dedi iç sesi yine.

"Çabuk ol Virgiana, bu kadar yolu seninle ağlaşmaya gelmedim." derin gözlerdeki kırgınlığı izledi. Yine yapmıştı işte. Aklına tekrar o muggle oyuncağı geldi. Porselenden yapılma bu küçücük bebek, odasında hatta başucunda yerini almayı başarmış tek hatıraydı çocukluğundan kalan. Virgiana’nın bağırmasıyla yerde yerini bulmuştu porselen kolu yıllar önce, kızıl saçları şöyle bir savrulmuş binlerce parçaya ayrılmıştı porselen. Şimdi öyle sızlıyordu ki kolu, keşke o porselen gibi binlerce parçaya ayrılabilseydi. Lord bir kaç gün sonra yapılacak toplantı için "küçük" bir hatırlatma yapıyordu. Ve bu tabiî ki ona uyacak şekilde bencilceydi. Acıdan buruşmuş yüzüyle Virgiana'ya bir bakış attı. Kendi düşüncelerine o kadar dalmış gibiydi ki hiç bir şeyi fark etmemişti. Rahatlamış bir ifadeyle eski kimliğini geri aldı tekrar cadı. Yüzüne kendisine ait o soğuk ifadeyi yerleştirdi, onu gözlerinden okumasını önlemek için onları da kapattı. " Niyetim ağlamak değil zaten Anita, hayır. Anlayacağım şeyler önemli... Her ikimiz için de." Neden bahsediyordular ki onlar? Acı tüm hatıralarını götürmüştü. Kendi aptallığını kapatmak için o alaycı maskesini aldı eline." Her ikimiz için de önemli mi? İçine bizi alan, önemli ne olmuş olabilir ki Virginia?" Gözlerinden hayal kırıklığını okuyabiliyordu onun, bunca yıl sonra hala Anita’yı iyi biri olarak düşünebiliyordu demek. Bu sadece ona yakışan aşırı iyi niyetin saf bencillikle birleşimiydi. İyi biri olabildiğini düşünmüştü çünkü kendini suçlu hissetmek istemiyordu, aynı zamanda yeterince acı çektiğini düşünüyordu ve onun kafasında iyi olmak her şeyi çözecekti. İçi garip duygularla doldu cadının bir an. Ama söndürmeyi başardı onları, Virgiana’nın keskin zekâsıyla gözlerindeki hayal kırklığını samimiyete dönüştürmeyi başardığı gibi. " Önemli olan şu; konu annem, annen ve babam… Elime bir bilgi geçti. Şu anda emin değilim, biraz araştırmayla belki... Belki ortaya çıkaracağımız şeyler gerçekler olabilir..."

" Virginia... Ne dediğini anlamıyorum. Ne anlatmaya çalışıyorsun. Nedir gerçek olan? Ailemiz hakkında benim bilmediğim ne öğrendin?" Bu kız neden bahsediyordu böyle. Aileleleriyle ilgili ne olabilirdi ki bilmedikleri ya da bilmeye değer? Böyle saçma düşünceler için mi tepmişti bu kadar yolu "Ah çok sıkıldım Anita gel ve beni eğlendir!". Yine sinirlendi. Sinirlerine hâkim olmak gittikçe zorlaşıyordu cadı için. Belki de bu zorlaşan hayatına bağlı olarak artıyordu. " Anita... Biz... Biz sadece kardeş olmayabiliriz..." Kaşlarının yavaşça yukarıya kalktığını hissedebiliyordu, hiç bir duyguyu yüzüme yansıtmamaya yönelik alışkanlıkla hemen indirdi onları. - yani üvey kardeş... Aramızdaki bağ sadece bu olmayabilir..." " Yani... Yani başka bir bağ da mı var? Açık konuş Virginia..." Cadının yüzüne dikkatlice baktı. Virgiana sanki okumaya çalışıyordu gözlerinden tüm düşüncelerini, aynen Anita’nın ona yaptığı gibi. Birbirileri üzerinde güçlerinin etkili olmaması ne yazıktı! " Anita... Buraya geliş nedenim seninle buluşmak değildi ilk başta. Sen de gidince kimsesiz ve boş kalan Milano'daki yani buradaki eve geldim. Kalan eşyaları toplamak için. Babamın odasında mektup buldum. Annemin sevgililerken ona yazdığı mektuplardı bunlar... Annemin adı da Virginia'ydı. İmzada şöyle yazıyordu..." Sanki onun için yaratılmış gibi duran sevimli giysi çantasından birbirine tutturulmuş bir tomar zarf çıkardı ve birini uzattı ona doğru. Titreyen fakat bir o kadar istekli parmaklarla aldı onları elleri cadının, gözleri sanki hata yapmaktan korkar gibi gezindiler Virgiana'nın gösterdiği o noktada defalarca ve defalarca. İnanamazcasına! Benliğini paramparça etmişti iki küçücük sözcük "Virgiana Johnson" " Virginia Johnson... Ama annenin soyadı da mı Johnson’muş? Yani..." O duygularını iyi saklayan taşlaşmış yüzünün şimdi ne hal aldığını merak ediyordu. Çünkü taşlaşmış kalbi şaşkınlıkla çarpmaya başlamıştı. " Anita bunun ne demek olduğunu az çok benim kadar anlamışsındır. Annemin evlenmeden önce kullandığı soyadını hiç sormamıştım babama. Annemle ilgili hiçbir şey söylemek istemiyordu çünkü. Sadece annemle ilgili yaptığı son şey o doğumumda öldükten sonra bana onun adını ve gene annemin bana koymayı çok istediği ' Bendis' adını koyması oldu. Babamdan sadece bunları öğrenebildim. Şimdi bu mektupları bulunca ve senin soyadını görünce endişelendim... Anita..." Dizlerine bakıyordu Anita. Sanki ne yapacağını onlar söyleyecekmiş gibi! Her şeye ve herkese karşı savaşacak kadar güçlüydü öyle ki yılladır susmayan "mantıklı" yanını bile susturmayı başarmıştı. Kelimeler ağzımdan çıkmaya korkar gibi yavaş yavaş dökülmeye başladı; " Virginia. Bu çok ciddi bir teori... Müthiş bir şekilde yanılıyor olabileceğinin farkındasındır umarım."

"Farkındayım. Ondan zaten bunu birlikte ortaya çıkarmak istedim. Senin soyadın Johnson… Anita... Bu soyadını annenden mi babandan mı almıştın? Asıl şimdi öğrenmemiz gereken bu. Daha sonra ise kayıtlardan ne şekilde bir bağımız olduğunu bulabiliriz sanıyorum..." Kendisinin bile zor duyacağı ama bir sesle mırıldandı cadı ; "Yapabiliriz." Virgiana derin bir merakla baktı ona. Sanki söylendiğinde annesinin anısına hakaret edecekmiş gibi mırıldandı gerçekleri cadı ; " Ben evlilik sonucu doğan bir çocuk değilim Virgiana. Bunu sizden sakladık biliyorum ve Johnson’un babamın soyadı olduğunu düşündüğünün farkındayım ama değil, bana soyadını vermeye bile gerek duymadı. Var olduğumu biliyordu ama bir soyadı bile veremedi işte! Johnson annemden geliyor bu yüzden. Sanırım işin bu noktasını çözebiliyoruz." Yüzümde alaycı bir ifadeyle Virgiana’ya baktı ki özenle seçmişti onu. Ona bakıyordu. Ne demesi gerektiğini bilemeyen insanların ifadesi vardı yüzünde "Bilmiyordum " dedi sadece. Kulakları çınlatan bir kahkaha fırlattı Anita ; "Ah Vi. umurumda mı sanıyorsun. O değersizdi benim için diğer herkesin olduğu gibi yani. Ve öylede kalacak" Son kelimeleri öyle bastırmıştı ki ben kendisi bile kulaklarına inanamadı. Duygularını belli ediyordu! "Evet" dedi kurtulmak için. "Şimdi ne yapabileceğimize bakalım."

*Başka bir sitede yaptığım rpg olduğu için alıntıdır.Umarım sorun olmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanor Beatriz
İspanya Kraliçesi
İspanya Kraliçesi
Eleanor Beatriz


Mesaj Sayısı : 212
Nerden : Madrid
Cinsiyet : Kadın

Anita Phoebe Jonhson  Empty
MesajKonu: Geri: Anita Phoebe Jonhson    Anita Phoebe Jonhson  EmptyPaz Ağus. 08, 2010 1:13 pm

Betimleme: Betimlemeleriniz mükemmeldi. 35/35

Akıcılık/Uzunluk: Yavaş bir tempoda ilerlediği için fazla akıcı değildi. Uzunluk gayet iyi. 23/25

Kurgu: Çok heyecanlandıran bir kurgu değildi. Ama anlatımınız çok güzeldi. 20/25

Görünüm: Bir sıkıntı yok. Daha fazla renk kullanırsanız iyi olur. 4/5

Yazım Kuralları: Bazı yerlerde bağlaçları birleşik yazmışsınız. Bazı yerlerde de birleşik yazılması gereken kelime gruplarını ayrı yazmışsınız. 7/10

Toplam: 89

Kraliyet ailesi dışında tüm sınıfları seçebilirsiniz. ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Anita Phoebe Jonhson
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Betrayal Of God :: Bilgilendirme :: Sınıf Yükselme-
Buraya geçin: