Betrayal Of God
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Betrayal Of God

İlk Türkçe Ortaçağ Rol Oyunu sitesine hoşgeldiniz. :)
 
AnasayfaAnasayfa  PortalPortal  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Maria Glorious

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Maria Glorious
Burjuva
Burjuva
Maria Glorious


Mesaj Sayısı : 3

Maria Glorious Empty
MesajKonu: Maria Glorious   Maria Glorious EmptyPtsi Ağus. 02, 2010 6:35 pm


Casey o akşam kendini hiç olmadığı kadar huzursuz hissediyordu. İçinde bir sıkıntı sıkışıp kalmış, onu bir türlü rahat bırakmıyordu sanki. İçinde her an kötü bir şeyler olacakmış gibi bir his dolanıyor, onu sıkıyor, boğuyordu. Aslında çoktan yatması gerekiyordu ama uyumayı bir türlü başaramamıştı. Uzunca bir süre kitap okumuş, müzik dinlemiş, yatakta bir sağa bir sola dönüp durmuştu ama nafile. Uykusu olmasına rağmen uyuyamıyordu. İçinden bir ses ona bu gece daima tetikte durması gerektiğini söylüyordu. “ Saçma.” dedi kendi kendine. Burası oldukça güvenliydi. Geçmişte birkaç ölüm yiyen saldırısı olmuştu ancak burası çok seçkin büyücülerin oturduğu bir mahalleydi ve o günden beri çok sıkı güvenlik önlemleri alınmıştı. “ Herhalde kendi kendime kuruntu yapıyorum.” Yaklaşık iki gün önce Gelecek Postası’nda yine bir Azkaban firarı ve ölüm yiyen saldırılarına ilişkin yeni bir makale okumuştu. Ailesinin bir iş gezisinde olması ise şüphelerine şüphe katıyordu. Hem de ikisi birden... Aynı anda. Evde sadece küçüklüğünden beri yanında olan teyzesi ve kendisi vardı. Hogwarts’a başlayalı daha bir sene olmuştu. Bazı temel savunma büyülerini öğrenmişti ancak olası bir saldırı karşısında ne yapacağına dair en ufak bir fikri bile yoktu. “Keşke şu lanet yaz tatiline hiç girmeseydik.” diye söylendi kendi kendine. “ Eminim Hogwarts çok daha güvenlidir. Zaten ailem de yok. Ne işe yaradı ki ?” Kafası bu düşüncelerle meşgulken uykuya dalmış olduğunu fark etmedi bile. Gece kâbuslarla boğuştu durdu. Sanki bu gece hiç bitmeyecek gibiydi.

Casey şiddetli bir patlama sesiyle yerinden sıçradı. Havanın karanlık olması saatin henüz gece olduğunu gösteriyordu. Neye uğradığını şaşırmıştı. Ancak aniden bilinci yerine geldi ve neler olup bittiğinin farkına vardı. Bunu tahmin etmişti. Evet, etmişti! Bakanlık iki gün önce yaptığı açıklamada: “ ‘Olası’ bir ölüm yiyen saldırısına karşı bütün tedbirleri aldık.” demişti. Lanet olsun! “ Alın size ‘olası’” diye geçirdi içinden. Hızla yatağından kalktı. Odasının neredeyse yarısını kaplamakta olan pencereye doğru yürüdü. Neyle karşılaşacağını görmekten korkarak dışarı baktı. “ Aman Tanrım!” Casey soluğunu tutmuştu. Ölüm yiyenler teyzesini ele geçirmiş, ona eziyet ediyorlardı. Ardından Casey güçlü, parlak yeşil bir ışık gördü. Ölüm yiyenler acımasızca teyzesini öldürmüşlerdi. Dışarıda alev ve dumandan göz gözü görmüyordu. Etraf birbirine girmiş, cisimlenmeyi bilenler kaçıp canlarını kurtarıyor, bilmeyenler ise kaderlerine teslim olmuşçasına boyun eğiyorlardı. Dışarıya tam bir panik havası hâkimdi. Casey’nin içi acı ve korkuyla burkulmuştu. Yani şu an koskoca malikânede yalnız başınaydı. Peki, ama ölüm yiyenler ona bu kadar yaklaşmışken neden öldürmemişlerdi? Casey bunu kendine verilmiş bir fırsat olarak değerlendirdi. Hayatında olmadığı kadar hızlı şekilde üzerini değiştirerek pelerinini aldı. “ Ah, şimdi bir görünmezlik pelerini ne kadar işime yarardı.” diye düşünmekten alamadı kendini. Yavaşça malikânenin devasa kapısına yaklaştı. Adeta kendi ayak seslerinden çekiniyordu. Malikânenin bronz kapı tokmağına dokundu ve kapıyı kendine doğru çekerek açtı. Artık dışarısıyla arasında sadece bir adımlık bir mesafe kalmıştı. Ancak dışarıda neyle karşılaşacağını bilmediği için adım atmaya çekiniyordu. Asasını daha da sıkı kavradı. Şu an tek dayanağı, tek güvencesi asasıydı. Daha fazla malikânede beklemeye devam ederse yakında malikâneyi de ateşe vereceklerinin farkındaydı. Bu nedenle bekledi, bekledi. Nihayet cesaretini toplayabildiğinde kendini öyle bir dışarı attı ki hayatında böylesine hızlı koştuğunu hatırlamıyordu. Anlaşılan insan sadece can derdine düştüğünde hayatının ilklerini gerçekleştirebiliyordu. Casey tam kurtulduğunu düşünürken arkasından boğuk bir sesin bağırdığını duydu. “Sersemlet!” Casey kolunda yakıcı bir acı hissetti. Bir an sendeledi. Büyü onu teğet geçmiş, bu nedenle tesir etmemişti. Casey çok şanslı olduğunun farkındaydı. Ölüm yiyenler, nadiren ıskalardı. Bu durumda hedefin hareketli olması da etkendi tabi. Koştu, koştu. Ta ki uçları göğe varan ağaçların arasına kadar koştu. O sırada arkasından gelen başka bir ürkütücü ses duydu. “ O tarafa gitti Michael. Onu takip et!” Casey o anda o korkutucu gerçeği anlamıştı. Ölüm yiyenler onu takip ediyorlardı. Ama neden? Henüz ikinci sınıfa bile geçmemiş bir öğrenciyi kim neden takip ederdi ki? Ancak şimdi canının çok daha fazla tehlikede olduğunu fark ediyordu. Onu bulurlarsa ne işlerse varsa halledecek, ardından onu da ortadan kaldıracaklardı. Birkaç dakika sonra Casey az ilerisinde şiddetli bir pop sesi duydu. Anlaşılan Michael denen adam gerçekten kendisini takip ediyordu. Bir ağacın gövdesine yapıştıkça yapıştı. Göğsü hızla inip kalkıyor, nefesini düzenleştirmekte güçlük çekiyordu. Biraz sonra Casey’nin Michael olduğunu tahmin ettiği kişi konuşmaya başladı. “Casey! Bizi uğraştırmaz, kendin çıkarsan sadece isteğimizi söyleriz. Ancak bizi zorlarsan sonuçlar bu kadar iyi olmayabilir.” Adamın lafları düpedüz tehdit kokuyordu. Adını bile biliyorlardı. Demek ki bu organize bir saldırıydı. Sırf onun için. Bu kadar önemli ne olabilirdi? Casey gözlerini kapadı. Bu gece buradan sağ salim kurtulabilmek için Tanrı’ya yalvarıyordu. Casey sona geldiğini anlamıştı. Ölüm yiyenin nefesini karşısında hissedebiliyordu. Kurtulma şansı yok gibiydi. Ve arkasından diğerleri... Pek çok ölüm yiyen ona doğru yaklaşıyordu. Ölüm yiyen Casey’nin saçını bileğine doladı ve onu yere çökmeye zorladı. Casey can acısıyla kıvrandı. “Sana güzellikle anlatmaya çalıştık!” diye bağırdı ölüm yiyen. “ Şimdi bizi malikânenizin mahzenine sokacaksın. HEMEN!” Casey’nin içinden bağırmak, karşı koymak geliyordu. Ancak bunun hiçbir işe yaramayacağını biliyordu. Ürkütücü gri gözlerini ölüm yiyenin üzerine dikti. “ Hayır.” Ölüm yiyen daha da şiddetli bir sesle: “İnan bana, eğer daha fazla karşı koyarsan yapacaklarımızı tahmin bile edemezsin.” Şimdi Casey’nin canı daha çok yanıyordu. Arkadan başka bir ölüm yiyenin alayla konuştuğunu duydu. “ Hadi ama Michael. Küçük bir kızla başa çıkamıyor musun?” Casey yapacak hiçbir şeyinin olmadığını anlamıştı. Çok güçlü büyüler bile bilse - ki hiçbirini bilmiyordu.- bu kadar ölüm yiyene karşı savaşması imkânsızdı. Çaresizlik içinde önünde yüzüne pis bir sırıtış yayılmış olan ölüm yiyene boyun eğdi. “Pekâlâ.”

Ölüm yiyen onu pek de nazik olmayan bir yöntemle yerden kaldırdı. Arkasında asasıyla sert bir biçimde iterek onu malikânenin olduğu sokağa doğru yürümeye zorluyordu. Casey zaman kazanmak için her yolu deniyordu. Belki böylece seherbazlar yetişir, o da bu işkenceden kurtulabilirdi. Artık sokağa girmişlerdi. Sokak şimdi tamamen boş gibi görünüyordu. Malikânenin önüne geldiklerinde ölüm yiyen Casey’nin sırtına dayalı asasını kaldırdı ve kapıya doğrultarak “ Alohomora.” dedi. Kapı gıcırtıyla açıldı. Altı kadar ölüm yiyen malikâneye doluştular ve sanki mahzenin yerini çoktan biliyormuş gibi oraya yürüdüler. Michael yine o ürperti veren sesiyle Casey’e emirler yağdırdı. “Aç şurayı!” Casey bu mahzene daha önce hiç girmemişti. İçinde ne olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Ancak çok önemli bir şey olmalıydı. Ve şimdi o, bu önemli şeyi kendi elleriyle ölüm yiyenlere teslim edecekti. Zaman kazanmaya çalışmaya devam ediyordu. “Ben, burayı açmayı bilmiyorum.” Michael daha da yüksek sesle bağırdı. “BİZE OYUN OYNAMA! Burayı ailenden hiçbir ferdin değil, yalnızca senin açabildiğini, buranın bu şekilde mühürlendiğini biliyoruz! Şimdi acele et yoksa inan sen, başka insanların da ölümüne sebep olursun.” Casey daha fazla dayanamayacaktı. Gözlerini kapadı. Bazı kelimeler fısıldadı. Sonsuz mührü kırıyorum. Açılsın artık kilitli kapı. Bıraksın, altındaki saklı destanı. Evde büyük bir gürültü koptu. Etraf bembeyaz kesti. Görüş açısı yerine geldiğinde herkesin ağzı açık kalmıştı. Önlerinde devasa bir kapı belirmişti. Kapının kenarları altın işlemelerle muazzam bir güzellikte süslenmişti. Casey ümitsizlikle yere çöktü. Onun için artık her şey bitmişti. Hem ailesinin yüzyıllardır süregelmiş en büyük sırrını açığa vurmuş, hem de artık onu öldürmemeleri için hiçbir neden kalmamıştı. Üç ölüm yiyen dikkatli adımlarla mahzenden içeri girerken bir ölüm yiyende kendisine doğru geliyordu. Kukuletasının altından bile ağzının alaylı bir tebessümle kıvrıldığını görebiliyordu.

“ Yardımların için teşekkürler Casey. Ama artık seninle işimiz kalmadı. AVA-“

“DUR!”
Ölüm yiyen hızla arkasından gelen sese baktı. Kızıl saçları kukuletasının altından sarkmakta olan bir bayana bakıyordu şimdi.
“ Sana bu işe karışmaman emredildi Isabella.”
Casey’nin vücudu buz kesti. Ölüm, yaşam. Hiçbir şey düşünemez oldu. Isabella? Kadının kukuletası geri kaymıştı. Artık hüzün dolu gözleri ve bembeyaz yüzü rahatlıkla görülebiliyordu. Casey’nin ağzından zorlukla çıkan o tek kelime kadına karşı bütün duygularını ifade edecek bir biçimde çıkmıştı.
“ Anne...”


Başka bir site için yazdığım rp'dir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanor Beatriz
İspanya Kraliçesi
İspanya Kraliçesi
Eleanor Beatriz


Mesaj Sayısı : 212
Nerden : Madrid
Cinsiyet : Kadın

Maria Glorious Empty
MesajKonu: Geri: Maria Glorious   Maria Glorious EmptySalı Ağus. 03, 2010 8:13 am

Betimleme: Betimlemeleriniz güzel ve yerinde olmuş. 35/35

Akıcılık/Uzunluk: Rp'niz akıcıydı. Fakat bazı yerlerde aynı cümleleri kelimeleri değiştirerek tekrar etmişsiniz. Uzunluk da gayet iyiydi. 23/25

Kurgu: Kurgunuzun çok özgün olmadığını söylemeliyim. Fakat son anda annesini görmesi, gerçekten mükemmeldi. 23/25

Görünüm: Görünümde bir sıkıntı yok. Sadece daha fazla paragrafa ayırmanızı öneririm. 5/5

Yazım Kuralları: Bir yerde "nefesini düzenleştirmek" demişsiniz. Onun dışında bir hata yok. 9/10

Toplam: 95

Kraliyet ailesi hariç tüm sınıfları seçebilirsiniz. Seçtiğiniz sınıfın en alt basamağından başlayacağınızı unutmayın. İyi eğlenceler! ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Maria Glorious
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Emily Maria Silva

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Betrayal Of God :: Bilgilendirme :: Sınıf Yükselme-
Buraya geçin: